Medeniyet nedir? Medeniyetin tarihi

Medeniyet nedir? Medeniyetin tarihi

    Medeniyet mefhumunun manası, tarihi boyunca birkaç defa değişmiş ve bugün bile muhtelif şekillerde kullanılmaktadır. Medeniyet, çoğu kişinin daha az gelişmiş olarak kabul ettiği toplumların aksine, genellikle ‘yüksek seviyede kültürel ve teknolojik gelişmeye sahip’ insan cemiyetlerini tanımlamak için kullanılır. Ancak bu medeniyet tanımı net değildir, subjektiftir ve insan cemiyetlerinin uzun mazileri boyunca nasıl değiştiğine dair modern bilim tarafından artık kabul edilmeyen faraziyeleri beraberinde taşır.

Medeniyet nedir? Medeniyetin tarihi
M.Ö 1000 yıllarında dünyadaki medeniyetler

 

    Etimolojik olarak, medeniyet kelimesi Latince civitas veya 'şehir' terimiyle alakalıdır, bu yüzden bazen kalıcı bir yerleşme yeri olmayan göçebe insanları ve kabul edilmeyen yerleşmelerde yaşayanları bir kenara bırakarak, bazen şehir devletleri seviyesindeki cemiyetlere atıfta bulunur. Bunlar şehir veya devlet seviyesinde bir organizasyona sahip değillerdir. Medeniyet, bazen belirli bir karmaşıklık derecesine ulaşmış insan cemaatleri için bir etiket olarak kullanılabilir. Geniş manasıyla, medeniyet umumiyetle kültürle ve hatta bir veyahut daha fazla ayrı devleti içine alan mahalli geleneklerle neredeyse aynı anlama gelir. Bu anlamda bazen Ege medeniyetinden, Çin medeniyetinden, Mısır medeniyetinden veya Mezoamerikan medeniyetinden bahsederiz, ancak bunların her biri birkaç şehir veya bölgeyi içerebilir, örneğin: 'Mezoamerikan medeniyeti' Olmec, Maya, Zapotec, Aztek gibi grupları içerir. 'Ege medeniyeti' Minos, Miken ve Kiklad adalarının ve Batı Anadolu'nun diğer toplumlarını ihtiva eder.

Medeniyet Teriminin Gelişmesi

    BELLİ BİR KÜLTÜRCE "MEDENİ" KABUL EDİLEN BİR DAVRANIŞ, BAŞKA BİR KÜLTÜRCE MANASIZ OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLİR HATTA KORKUYLA GÖRÜLEBİLİR.

    19. Asrın sonu ve 20. yüzyılın başında, Avrupalı ​​bilim insanları, bütün insan cemaatlerinin ve bir cemiyetin şartlarının kademeli olarak iyileştiği doğrudan bir ilerleme sürecine dahil olduğuna yaygın olarak inanıyordu. Bu değişmelerin bir parçası olarak cemiyetlerin farklı merhaleler yaşadığına inanılıyordu: vahşet, barbarlık ve nihayet medeniyet. Bu manada medeniyet, insan cemiyetinin uzun yolculuğundaki son durak olarak anlaşılmıştır. Bu sosyal evrimin farklı merhaleleri, belirli insan topluluklarıyla eşitlendi: Paleolitik ve Mezolitik avcı-toplayıcı toplulukları vahşilik kısmının bir parçası olarak telakki edildi, Neolitik ve Tunç Çağı çiftçileri barbarlık merhalesinin bir parçası olarak kabul edildi ve sonunda Tunç Çağı şehir toplulukları (bilhassa Yakın Doğu'da) medeni dünyanın erken bir adımı olarak kabul edildi. Bugün bu yaklaşım, henüz "medenileşmemiş" insan cemaatlerinin bir şekilde aşağı olarak görüldüğü bir kültürel üstünlük tavrıyla bağlantılı olduğu için artık geçerli değildir.

 

Medeniyet nedir? Medeniyetin tarihi
Gard Köprüsü'nde Roma Su Kemeri

 

Etnik Merkezci Görüşler

    Günlük sohbetlerde, "medeniyet" kelimesini, insan haklarına saygı yahut hasta ve yaşlılara karşı şefkatli bir tavır gibi bir nevi ahlaki değer sergileyen bir toplum tipine atıfta bulunmak için kullanma temayülü vardır. Ahlaki değerler kaçınılmaz olarak tek taraflı ve etnosantrik olduğundan, bu temayül problemli olabilir. Belli bir kültürce "medeni" kabul edilen bir davranış, başka bir kültürce manasız olarak değerlendirilebilir hatta korkuyla görülebilir. Tarih bu mevzuda çokça örnek kaydeder. Ölülerini yakan bir grup Yunan ile onların ölülerini yiyen Kallatiai olarak bilinen Hintlilerin çelişkili cenaze merasimlerini anlatan Herodot, bunlardan meşhur birini şöyle tasvir eder:

    Saltanatı esnasında Darius, Helenleri sarayına çağırdı ve onlara ölü pederlerinin cesetlerini yemek için ne kadar para kabul edeceklerini sordu. Onlar, herhangi bir miktar para için bunu yapmayacaklarını söylediler. Daha sonra Darius, ebeveynlerini yiyen Kallatiai namında bazı Hintlileri çağırdı. [...], [Darius] Hintlilere ölü babalarının cesetlerini yakmak için ne kadar para kabul edeceklerini sordu. Hintliler, bir çığlıkla karşılık verdi ve Tanrıları gücendirmesin diye ona ağzını kapatmasını emretti. O halde insanlar böyle düşünür ve bana öyle gelir ki Pindar, şiirinde geleneğin her şeyin hükümdarı olduğunu söylediğinde haklıydı. (Herodot 3.38.3-4)

 

Medeniyet nedir? Medeniyetin tarihi
Xiuhtecuhtli'nin Maskesi

 

Bir Medeniyetin Vasıfları

    Gordon Childe adlı etkili bir bilim insanı, bir medeniyeti diğer tür bütün cemiyetlerden ayıran on hususiyetten oluşan bir liste belirledi; onun listesi birçok defa gözden geçirildi ve tekrar yazıldı. Aşağıdakiler, Amerikalı arkeolog Charles Redman'ın versiyonudur:

Birinci dereceden özellikler

  • Şehir yerleşmeleri
  • Tarım faaliyetlerine dahil olmayan tam zamanlı ustalar
  • Fazla üretimin konsantrasyonu
  • Sınıf yapısı
  • Devlet seviyesinde teşkilatlanma (Hükümet)

İkinci dereceden özellikler

  • Abidevi kamu binası
  • Geniş ticaret ağları
  • Standartlaştırılmış abidevi sanat eseri
  • Yazı
  • Kesin bilimlerin gelişmesi

    Bugün bu kriterlerin bir dizi sebepten dolayı problemli olabileceği kabul edilmektedir, çünkü esasında bir medeniyeti tanımlamak için kullanılan arkeolojik kriterler her zaman net değildir: hakikat bizim entelektüel bölünmelerimize kayıtsızdır. İnkalar gibi bir yazı sistemine sahip olmayan karmaşık medeniyetleri biliyoruz; Doğu Adaları yahut Stonehenge'de olduğu gibi, ne devlet seviyesinde teşkilatlanmanın ne de yazının var olmadığı abidevi yapılar üreten cemiyetleri biliyoruz; ve hatta yaygın tarımın gelişmesinden evvel kurulan İnkaların zamanından çok önce And Dağları'ndaki (MÖ 3000-1800) Preseramik Medeniyeti gibi şehir merkezlerini dahi biliyoruz.

    Lakin bu liste, herhangi bir toplumun karakteristiklerinin objektif bir şekilde karşılaştırılabileceği bir çerçeve sunar. Bir toplum bu karakteristiklerin çoğunu (hatta hepsini) sergiliyorsa, onun hayat tarzının ve değerlerini ne kadar ecnebi, nahoş veya arkaik bulsak da, ona bir medeniyet olarak atıfta bulunmamızı sağlayacaktır.

Medeniyet nedir? Medeniyetin tarihi
Rosetta Taşı

 

    1970'lere dek, medeniyetlerin nasıl geliştiğini açıklayan açıklamalar tek sebepli olmaya meyilliydi ve medeniyetler, sosyal veya politik tekamülün kaçınılmaz nihai bir mahsulü olarak kabul edildi. Bugün, çok sebepli izahların medeniyetlerin tekamülünü daha iyi açıklayabileceği kabul ediliyor: Mazide şehir ve devletlerin gelişmesine kaçınılmaz olarak yol açtığına inanılan sosyal güçlerin (uzun mesafeli ticaret, sulama, sistemler, nüfus artışı gibi) pek çok sosyal gücün olduğunu biliyoruz. Ama bunlar daima bu netieceye yol açmaz. İnsan tecrübesinin çeşitliliği, kavramlarımızın hakikate tam olarak uyması için çok karmaşık ve geniş görünüyor. Her beşeri cemiyetin kendine mahsus şartlarca şekillendirildiğini ve global açıklamalar yahut genel kavramların her zaman mükemmel bir mana ifade etmediğini anlamak daha akıllıca ve belki de hakikate daha yakın olabilir. Mamafih bu sınırlamaları aklımızda tutarsak medeniyet kavramı güçlenir ve kullanışlı bir kavramsal vasıta haline gelir.

 

Önceki KonuEl Hamra Sarayı Nerede? Tarihi ve Kültürel Özellikleri Nelerdir?
Sonraki KonuDünya Eskrim Şampiyonası, Mısır
Bu yazıya henüz yorum yapılmamış, ilk yorum yapan siz olun...
Yorum Yapın
E-posta hesabınız yayınlanmıyacaktır.
Web site zorunlu değildir.
Güvenlik kodu