Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı

Ahlat, Anadolu’ya giriş kapısı

    Van Gölü’nün hemen kıyısında tarihin tanıklığını günümüze taşıyan Anadolu’nun en önemli yerleşim birimlerinden biri Ahlat... Orta Asya Türk kültürünün pek çok izine rastlanan mezar taşlarından eşsiz benzersiz kümbetlere, Ahlat’ta tarihin izleri her adım başında karşınıza çıkıyor.

    Ahlat, Van Gölü’nün kuzey kıyısında doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla dikkat çeken bir Doğu Anadolu ilçesi... Yöre, insan yerleşimi için sunduğu mükemmel imkanlarla eski çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanılmış. Stratejik konumu ve bereketli toprakları nedeniyle Ahlat, tarih boyunca bütün devletlerin ve milletlerin ilgisini çekmiş ve bundan dolayı sık sık devletler arasında el değiştirmiş. Anadolu’da Türk egemenilğinin kurulmasından sonra en önemli merkezlerden biri olan Ahlat, bu özelliğini bugün korumasa da tarihi yapılarıyla geçmişin görkemini ortaya koyuyor.

 

MALAZGİRT ZAFERİYLE TÜRK TOPRAĞI OLDU

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Orta Asya’da görülen Türk çadır sanatından izler taşıyan kümbetler, Ahlat’ın en önemli tarihi eserleri... Çadırın mimariye yansımış şekli olan Ahlat kümbetleri, alt kat mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olmak üzere genel olarak iki katlı. Ahlat’ta Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu dönemlerine ait 14 kümbet bulunuyor.

 

    Ahlat, 641 yılında Hz. Ömerdöneminde İyaz bin Ganem komutasındaki ordular tarafından İslam devletinin topraklarına katılmış. Bu fetih sırasında İslam ordusundan 120 kişi şehit olmuş ve bu şehitler arasında sahabeden Muaz bin Cebel’in oğlu Abdurrahman Gazi de bulunuyor.

    Selçuklular’ın kuruluş sürecini tamamladığı Dandanakan Savaşı ve özellikle Pasinler Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya Türk akınları yoğunlaşmış ve Ahlat, Anadolu akınlarında önemli bir üs ve karargah olarak kullanılmış. Türk - İslam tarihi açısından büyük bir dönüm noktası olan Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasında Ahlat ve Ahlatlılar’ın payı büyük. Alparslan, savaş öncesinde Ahlat’a gelmiş ve karargah olarak Ahlat’ı kullanmış. Malazgirt Savaşı’nın öncü muharebeleri Ahlat’ta kazanılmış ve Ahlat’ta Bizans’ın gücü kırılarak Bizans’a son darbe Malazgirt’te indirilmiş.

 

AHLATŞAHLAR DEVLETİ

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Ahlatşahlar Devleti

 

    Malazgirt Zaferi sonrası Anadolu’da Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı beylikler kurulmuştur. Ahlatşahlar zamanında Ahlat, ilim, kültür, medeniyet ve ticaret açısından Ortaçağın en gelişmiş şehirlerinden biri olmuş. Ahlat, ilim ve din adamları, mutasavvıf ve sanatkârlarıyla meşhur bir şehir olduğu için şehre Kubbetü’l İslam denilmiş. Bu unvan tarihte sadece Ahlat, Belh ve Buhara şehirleri için kullanılmış.

     1514 yılında yapılan Çaldıran Savaşı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri Osmanlı hakimiyetine geçmiş. Böylece Osmanlılar Anadolu’daki ilk uğrak yerleri Ahlat’a yeniden hakim olmuşlar. Tarihi kaynaklar, Kayı boyunun 11’inci yüzyılın başlarında Mahan’dan hareketle Ahlat’a geldiğini ve Ahlat’ta uzun süre kaldıktan sonra buradan batıya doğru göç ettiklerini ortaya koyuyor. Osmanlı Sultanları Kanuni Sultan Süleyman ve IV. Murat, Bağdat ve İran seferlerinde Ahlat’a uğramayı ve ataları için dua etmeyi ihmal etmemişler.

 

AHLAT KÜMBETLERİ

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Ahlat kümbetleri

 

    Ahlat’ın tarihteki ihtişamının en önemli kanıtı olan kümbetler, dönemin büyükleri ve yöneticileri için yapılmış anıt mezarlardır. Orta Asya’da görülen Türk çadır sanatından izler taşıyan bu yapılar, çadırın mimariye yansımış şeklidir. Ahlat kümbetleri, alt kat mezar odası, üst kat dua ve ibadet odası olmak üzere genel olarak iki katlıdır. Ahlat’ta Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu dönemlerine ait 14 kümbet bulunuyor. Ahlat’taki kümbetlerden ikisi tamamlanamamış, yarım bırakılmış. Şehrin en eski anıt mezarı, kare planlı Şeyh Necmeddin Türbesi. Tarihteki savaşlar, yağmalar ve depremlere rağmen günümüze ulaşabilen Ahlat kümbetleri, Emir Bayındır Kümbeti, Ulu Kümbet, Hasan Padişah Kümbeti, Erzen Hatun Kümbeti, Keşiş Kümbeti ve Çifte Kümbetlerdir. Ahlat kümbetleri, birbirinden farklı mimari özellikleriyle taşın sanata dönüştüğü şaheserler.

 

AHLAT CAMİLERİ

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Kadı Mahmut Camii

 

    Ahlat’ın geçmişteki ihtişamını ve ‘Kubbet’ül İslam’ lakabını günümüze ulaştıran çok az eser kalmış. Bunların en eskisi Selçuklu Kalesi karşısında kazılarla ortaya çıkarılan ‘Ulu Cami’ ve onun 100 metre ilerisinde bulunan 1477 tarihli ‘Bayındır Mescidi’. 1500’lü yıllarda yapılan Osmanlı Kalesi içindeki iki tarihi cami de günümüze ulaşmayı başarmış. Bunlar 1565’te yapımı tamamlanan İskender Paşa Camii ve 1584’te tamamlanan Kadı Mahmut Camii...

 

OSMANLI VE SELÇUKLU KALELERİ

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Ahlat Kalesi

 

    Ahlat, coğrafi konumu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, Vangölü’nün kuzey kıyısındaki eğimli arazisi ve geniş ovası ile ilk tarih çağlarından beri farklı kavimlerin yerleşim alanı olmuştur. Doğu ve batı uygarlıkları arasında köprü vazifesi gören Ahlat, fethedilmesi zor bir kaleye sahipti. Ahlatşahlar döneminde yıkılıp yeniden inşa edilerek güçlendirilen Ahlat Kalesi, Anadolu’ya yapılan Türk akınlarında üs olarak kullanılmış. ‘Taht-ı Süleyman Mahallesi’nde sarp kayalıklar üzerine inşa edilen ‘iç kale’ kısmı günümüze kadar ulaşmış. Yerleşimin değişmesi sonucu, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferleri sırasında Ahlat’ta, hemen Van Gölü kıyısına yeni bir kale yapılmış.

 

HAMAMLAR

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Hamamlar

 

    Evliya Çelebi, Ahlat’ta binlerce hamamdan bahseder. Bu abartılı sayıya rağmen yine de kazılarla ortaya çıkartılan hamamlar, Ahlat’ta çok gelişmiş bir su kültürü olduğunu ortaya koyar. ‘Büyük’ ve ‘Küçük’ olarak adlandırılan Çifte Hamam ile Harabeşehir Hamamı bunu kanıtlar. Mimarisi, taş işçiliği, ısıtma ve mükemmel su sistemleri, yıkanma kabinleri ve süslemeleri ile göz kamaştıran hamamlardan büyük olanı 14’üncü yüzyıl eseridir.

 

BAYINDIR KÖPRÜSÜ

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Ahlat Emir Bayındır Köprüsü

 

    Ahlat’taki akarsuların üzerine yapılan köprülerden günümüze sadece Bayındır Köprüsü ulaşmış. Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferi sırasında tahtını kurduğu  Taht-ı Süleyman Mahallesi’nde yer alan köprü, kesme taştan yapılmış. Köprünün altından akan dere, 50 metre ileride küçük bir şelale oluşturuyor. Bayındır Köprüsü, Akkoyunlular döneminde 15’inci yüzyıl sonlarına doğru Ahlat hükümdarı Bayındır Bey adına yaptırılmış. Anadolu taş köprüleri arasında kendine özgü mimarisiyle ayrı bir öneme sahip.

 

ANADOLU’NUN ORHUN ABİDELERİ

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Bitlis, Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı'ndaki bazı mezar taşları

 

    Tarihin önemli kaynakları arasında yer alan mezar taşları ait oldukları toplumların inançlarını, sanat anlayışlarını, sosyal ve kültürel yapılarını yansıtırlar. Selçuklu mezar taşları Orta Asya ile Anadolu arasındaki köprüyü gösteren önemli belgeler. Türkler, Anadolu’ya geldikten sonra Orta Asya’daki bu mezar kültürünü İslami dönemde de devam ettirmişler ve İslami unsurları da ekleyerek yeni bir sentez oluşturmuşlar. Ahlat’taki mezar taşlarıyla Orhun Abideleri’nin benzerliği Orta Asya Türk kültürünün Ahlat’ta devam ettiğini ve bu kültürün burada kalmayıp Ahlat’tan Anadolu’ya yayıldığını gösteriyor. İslam dünyasının en büyük mezarlığı olan Selçuklu Mezarlığı’nda 12’nci yüzyılla 14’üncü yüzyıllar arasında Ahlatşahlar, Eyyubiler, İlhanlı ve Osmanlı dönemine ait, çeşitli tiplerde 8 bin 169 mezar taşı bulunuyor.

 

İLİM ADAMLARI VE MUTASAVVIFLAR

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Ahlat’ta birçok ilim adamı ve mutasavvıf yetişmiştir

 

    12’nci ve 15’inci yüzyıllar arasında Ahlat’ta yetişen ilim adamları ve mutasavvıflar Anadolu kültür ve medeniyetinin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş. Siyasi istikrar ve ticaretin gelişmiş olması Ahlat’ta ilim, sanat ve kültürün de ilerlemesini sağlamış. Bu dönemde Ahlat’ta birçok ilim adamı ve mutasavvıf yetişmiş.

 

AHLATLI SANATKÂRLAR

Anadolu’ya giriş kapısı ve Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Ahilik Teşkilatı

 

    Orta Çağ’ın önemli bilim, kültür ve sanat merkezi olan Ahlat, yetiştirdiği sanatkârlarıyla da Türk tarihinde ayrı bir öneme sahipr. Şehirde çok sayıda sanatkârın yetişmesinde, Anadolu’da ilk kez Ahlat’ta oluştuğu bilinen Ahilik Teşkilatı’nın payı büyüktür. Bugün Anadolu’da Ahlat dışında çok önemli bazı sanat eserleri, Ahlatlı sanatkârların imzalarını taşımaktadır. Bu eserler; Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Konya Alaattin Camii, Tercan Mamahatun Türbesi, Gevaş’ta Halime Hatun Kümbeti ve Niğde Alay Hanı...

 

Önceki KonuAntik Dünyanın Yedi Harikası
Sonraki KonuOkçuluk Sporu ve Tarihi Gelişimi
Bu yazıya henüz yorum yapılmamış, ilk yorum yapan siz olun...
Yorum Yapın
E-posta hesabınız yayınlanmıyacaktır.
Web site zorunlu değildir.
Güvenlik kodu